21 Ağustos 2014 Perşembe

BÜYÜME SÜRECİNDEKİ YEREL PERAKENDECİLERİ BEKLEYEN RİSKLER


1990 lı yıllardan itibaren Ülkemizde gelişim sağlayan perakendecilik sektörü, özellikle son yıllarda gözle görülür bir şekilde büyüme ve yeni yatırımlarla, sektörel anlamda ağırlığını ve gücünü ciddi biçimde ortaya koymaktadır. Özellikle bölgesel ve yerel marketlerinde kendilerini ciddi anlamda geliştirme, yayılma, büyüme ve bulunduğu bölgede hâkim güç olma stratejileri ile bugünkü geldiğimiz süreçte sektördeki değişim, gelişim ve rekabet gittikçe artmaktadır. Yerel ve bölgesel perakendecilerin örgütlenmeleri, birlik olma çaba ve gayretleri, büyüme trendi ve gelişimini anlatan başarı hikâyeleri, gerçekten okullarda tez konusu olarak işlenebilecek kadar ayrıcalıklı bir örnektir. Ben böyle düşünüyorum ve bu sürecin bozulmadan devam etmesini can-ı gönülden arzu ediyorum.
            Şirketlerin gelişme ve büyüme dönemlerinde kırılma (dönüm) noktaları bulunmaktadır, işte bu kırılma noktalarına çok dikkat edilmelidir. Bu anlamda yerel perakendecileri farkında oldukları veya olmadıkları, güçlü ve her şeyin yolunda gittiğini zannettikleri anlarda, onları bekleyen birtakım riskler mevcuttur. Bu riskleri bilerek, öngörerek tedbir almak ve zamanında gerekli adımları atabilmek gerekmektedir. Peki, nedir bu riskler? Ve ne yapılmalıdır?
  • Marketçilik sektöründe faaliyet gösteren şirketler (göreceli olarak) küçük sermayelerle büyük cirolar yaparlar ve dolayısıyla da nakit ve finans yönetimlerinin çok dikkatli yapılması gerekmektedir. Stok devir hızları ödeme vadelerinden daha kısa olduğu için, kasalarında her ay neredeyse toplam sermayeleri kadar, hatta daha fazla nakit para birikmesi söz konusudur. Ama şu unutulmamalıdır; kasalarınıza giren bu paranın hepsi sizin değildir. Bu paraların birçoğu malını alıp kısa sürede satıp paraya çevirdiğiniz tedarikçinin, üreticinin, distribütörün, malzemecinin parasıdır. Dolayısıyla bu paraları kullanırken geri dönüşü olmayan veya ödeme vadelerinizden daha geç geri dönüşü olan yatırımlara yöneltmemek gerekmektedir. Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer bir hususta, gelir ve gider dengesinin iyi ayarlanması, sermayenizden fazla yatırıma veya borca girerek ödeme açıklarına düşülmemesidir. 
  • Kârlılık, verimlilik, sermaye yapısı, finans gücü, yeterli sayıda yetişmiş kalifiye personel vb. hususları dikkate almadan, sistem kurmadan, denetim ve otokontrol mekanizmalarını geliştirmeden, bilgi teknolojilerine ve altyapıya gereken yatırımı yapmadan sadece şube sayısını arttırmak veya büyümüş olmak için büyümemelidir. Zaten o zaman bunun adı büyüme değil, balon gibi şişme, şişmanlama olmaktadır.
  • Şirket büyüyor ve bununla ilgili de bir takım yatırımlar ve düzenlemeler yapılması gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta, bu yatırım ve düzenlemelerin bazılarının büyümeyle birlikte, bazılarının da daha büyüme olmadan, önceden yapılması gerekiyor.  Şirketin yapılan ve yapılması düşünülen, bütün iş ve planlamalarda, şirketi aşırı derecede riske sokacak, daha önceden hiç tecrübe edilmemiş, ihtiyaç olmayan, gereksiz, sonuçları ölçülememiş veya ölçülemez, kestirilemez  bir uygulama ve çalışmayı yapmamak gerekiyor.
  • Şirketlerde 3-4 şubedeyken profesyonel yönetime ihtiyaç çok fazla duyulmazken, bir taraftan büyüme, diğer taraftan organizasyon şemasında değişim ve kurumsallaşma yolunda birden fazla işin eş zamanlı götürülmesinin yanında, 20-30 şube gibi çok şubeli yapıda, bulunduğu bölgeden şehir dışına da açıldığı bir dönemde, artık icranın başına (direksiyona) geciktirilmeden, şirket bünye ve yapısına da uyacak profesyonellerin atanması gerekir.
Bu atama ve seçim yapılırken bazı önemli noktalara dikkat etmekte fayda vardır.
Örnek olarak:
  • Perakende sektörünün diğer sektörlerde olduğu gibi kendisine özgü bir yapısı vardır. Bu yapıdan dolayı doğal olarak üst yönetimlere, (Genel Müdürler, özel beceri ve teknik bilgi isteyen görevler vb. istisna olmak üzere) Bölge müdürü ve daha üst pozisyonlara, genelde dışarıdan yönetici almak yerine, içeriden yetişen, şirket yapısını ve sektörü de en alt kademelerden itibaren bilenleri yükseltmek tercih edilir. Ve bu atamalarda da bazı kriterlere dikkat edilmesi gerekir. Mesela (liyakat, bilgi ve donanımın yanında) mağaza müdürü olmak için en az 1-2 yıl, bölge müdürü için en az 3-5 yıl, Genel Müdür Yardımcılığı için en az 5 yıl ve üstü o firmada çalışmış olmak şartı gözetilir. Ayrıca dışarıdan atamalarda en çok dikkat edilmesi gereken hususların başında da, bilgi ve tecrübenin yanı sıra, yerel kültürel değerler, şirkete uyum gibi kriterlere de dikkat edilmesi ve mümkünse yine aynı sektörden olması tercih edilmelidir. En çok yanılgı gösterilen husus, daha önce farklı sektörlerde, tedarikçi veya üretici firmalarda, sistem içinde çalışıp başarılı olmuş yöneticilerin, Operasyonel mağazacılık yönetiminde de aynı başarıyı göstereceğinin düşünülmesidir. Çünkü Operasyon kısmının aldığı kararlar, şirketi direk parasal anlamda kâr veya zarar getirecek sonuçları doğurur, pardon deme şansınız yoktur.
  • Operasyonel üst düzey yönetici atamalarında dışarıdan kolay kolay atama yapılmadığı gibi, şirketin içinden bile yönetici ataması yapılsa, yeni atanan yönetici, yeni görevine adapte olabilmesi için o bölümdeki yöneticiyle birlikte bir müddet çalışırlar, ondan sonra o göreve getirilirler (Kurumsal Ulusal ve Uluslararası Perakendecilerdeki uygulama böyledir).
  • Daha sonra şirket sahibi ve yönetimi yıllık şirketle ilgili total hedefleri belirleyerek icranın başına getirdiği Genel Müdür veya koordinatöre tebliğ eder. Ve Genel Müdürden 3 ya da 6 aylık dönemler halinde hesap vermesini ister. Yönetim kurulu veya Patron İcraya direk müdahale etmez, icranın yapacağı işleri direk kendisi yapmaz.  Yönetim Kurulu veya Patron bu süreçte şirketin mali, finansal kontrol ve denetim görevinin yanında, sektörel anlamda gelişmeleri takip ederek, şirketle ilgili yeni yatırım veya büyüme alanları araştırır, kararlar alır, stratejiler geliştirir, şirketin dışarıdaki marka imajını kuvvetlendirecek sosyal sorumluluk projelerine destek verir, şirketin itibar yönetimini yürütür.
  • Bu süreçte Genel Müdür, hesap veren en üst icra makamı olduğundan (şirketin genel politikasına da bozmadan) kendi istediği ekibi seçme, işe alma, işten çıkarma ve onlarla çalışma ve yetkilerini kısmen devretme hakkına sahip olmalıdır.
  • Şirketteki organizasyon şeması, görev tanımları, iş süreçleri vb. çalışmalar mutlaka yapılmalı, şirket içi iletişimin sağlıklı olması, ekip çalışmasını teşvik, eğitimler, müşteri ilişkileri yönetimi, verimlilik, kârlılık, şeffaflık, kurum kültürü ve aidiyetin geliştirilmesi ve korunması konularında gerekli çalışmalar yapılmalı, gerekli adımlar atılmalıdır.
  • Büyüme ve gelişme süreçlerinde nasıl ki şirket personeline (eğitimlerde de hep söylendiği gibi) artık eski yönetim alışkanlıklarından vazgeçin, yeni duruma adapte olmaya çalışın diyorsak; aynı şey, Şirketin sahipleri ve Yönetim Kurulu içinde geçerlidir. Onların da artık eski yönetim tarzlarından vazgeçmeleri ve yeni yapıya uygun olarak hareket etmeleri, kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. ( Bu arada konuyla ilgili destek ve yardımcı olması açısından, Şirket Yönetimi, değişim ve Liderlikle alâkalı, eğitim ve danışmanlık firmalarının Şirket Sahiplerine verdiği çok güzel eğitimler vardır)
  • Yine dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de, şirketle ve yönetimiyle ilgili aniden, ayaküstü veya en ince ayrıntısına kadar düşünülüp hesaplanmadan, doğru bilgi ve ölçümlemeye dayanmayan, mevcut o anki duruma göre kararlar alınmaması gerekmektedir. Eğer böyle bir karar alınması gerekiyorsa ilgili yönetim kurulu veya üst yönetimle istişare edilip, sadece bugün değil gelecekte de şirkete artı ve eksileri ne olur iyice görüşülüp düşünüldükten sonra, zamanlamasına da dikkat edilip (acaba erken mi ?) öyle karar verilmelidir. Şirketiniz her ne kadar KOÇ Holding veya Sabancı Holding gibi büyük olmasa da; önemli olan şey, sizin şirketinizin de kaybedilemeyecek kadar çok değerli olmasıdır. Çünkü bugünlere gelmesinde aile büyükleri ve sizlerin çok büyük emekleri, alın terleri vardır.
  • Şirketlerin güzel bir büyüme ivmesi yakaladığı dönemlerde, nasıl olsa her şey güzel gidiyor, iyi yönetiyoruz artık her şeyi daha iyi yönetebiliriz hissine kapılarak Şirket sahiplerinin yapının ve süreçlerin tam oturmadığı bu geçiş dönemlerinde hata yapma oranları çok yükselmektedir. En çok dikkat edilmesi gereken dönemler bu dönemler olup, gerektiğinde iç denetim mekanizmalarının yanında, dışarıdan da şirketin röntgen ve filmini çekecek, check-up yaptırılması iyi olacaktır.
Sağlıklı büyüme ve verimli yatırım dileklerimle…
Necmettin Kuru

Yönetim ve Pazarlama Danışmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder