14 Ocak 2015 Çarşamba

PROFESYONELLERLE ÇALIŞMAK VE KURUMSALLAŞ(AMA)MAK

PROFESYONELLERLE ÇALIŞMAK VE KURUMSALLAŞ(AMA)MAK

                Aile şirketi yapılanması Ülkemizde de Dünya da olduğu gibi en yaygın şirketleşme modeli olarak karşımıza çıkıyor. Bu yapılanma şeklinin yaygın olması, şirket kuruluşundaki kolaylıklar, üst sermaye limitinin olmaması, hızlı karar alınabiliyor olması, esnek yönetim vb. gibi olumlu yanlarının olması bunda önemli bir etken.
Şirketlerle ilgili genel bir tabir vardır; “Şirketi birinci kuşak kurar, ikinci kuşak yönetir, üçüncü kuşak batırır.” diye. İşte günümüz Aile Şirketlerinde istisnaları hariç, durum aslında çok da farklı değildir. A.B.D'de yapılan bir araştırmaya göre, birinci kuşakta son bulan aile şirketi sayısı oranı % 80, ikinci kuşağa ulaşanların  oranı % 16, üçüncü kuşak ve sonrasına devam edenlerin sayısı ise ancak % 4 olmaktadır.  Ülkemizde bu konuda yapılmış bir araştırma bulunmamakla birlikte toplumumuzun kültür yapısının, kendi kurduğu  bir işi başkasına emanet etmeye  yatkın olmadığı gerçeği altında yukarıdaki oranların üzerinde bir sonuç bulunacağı rahatlıkla söylenebilir. Dünyada aile şirketlerinin ortalama yaşam süresi 24 yıl olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de ise bu durum Dünya ortalamasının çok altındadır.
 Ülkemizde Şirketi kuran birinci kuşak genelde klasik yönetim anlayışıyla şirketi belirli bir yere getirir ve ikinci kuşağa devreder. İkinci kuşakta babadan aldığı iş terbiye ve kültürüyle, üzerine kendinden de bir şeyler katarak işi devam ettirmeye çalışır. Şirketin profesyonellerle beklide ilk tanıştığı dönem genel de ikinci kuşağın iş başında olduğu dönemdir. Dışarıdan alınan profesyonellerin kuruma uyum sağlaması, kurum tarafından kabul görmesi, aynen vücuda nakil edilen bir organın uyum sağlayabilmesi gibi zor bir süreçtir. Bu süreç Yönetim desteği ve alınan başarılı sonuçlarla ve uyumlu bir ekip çalışmasıyla daha az bir zorlanmayla atlatılabilir. Profesyonel yöneticilerin ve çalışanların ücret skalası belirlenirken, şirketin sektörsel konumu dâhilinde piyasadaki en iyi ücretin verilmesi amaçlanmalıdır. Şu unutulmamalıdır ki, Profesyonelleri ve çalışanları şirkette tutan en önemli unsurların başında; maddi kazançların yanında, kuruma olan aidiyet duygusu, taltif ve takdir edilme gelmektedir. Kurum kültürü bir işletme için çok önemlidir. Kurum kültürünün; çalışan insana değer veren ve çalışmasını geliştiren, tüm çalışmalarda devamlılık arz eden, yeniliklere açık, meşru çerçeve içinde para kazanmayı amaçlayan, ancak insani değerlerden ödün vermeden, birlikte çalıştığı insanlara, müşterilerine ve topluma karşı sorumluluklarını bilen ve ülkesinin gelişmesine, eğitimine katkıda bulunan bir yapı içinde oluşması gerekir. Profesyonel yöneticiler ve çalışanlar özel günlerinde anılmalı (doğum günü, evlilik yıldönümü, bayramlar vs.), hediye gönderilmeli, hastalık ve ölüm gibi durumlarda kendisine ve ailesine her türlü maddi ve manevi destek gösterilmelidir. Sağlıklı iken verimli çalışan kişiye, hasta olduğunda maddi/manevi destek olmamak insanlığa sığmadığı gibi, firma kültürüyle de hiç bağdaşmaz.
Profesyonellerle çalışmaktaki maksat; şirketin kişilere bağlı, sistemsiz ve plansız çalışmasından, kurumsal, planlı ve sürdürülebilir verimli ve kârlı bir yönetim şekline geçebilmesidir. Bu süreçte en önemli problemler; yetki devrinin tam olarak sağlanamaması, güvensizlik, duygusallık, kayıt dışılık, aile ve işin iç içe geçmesi, plansızlık, nepotizm, değişime direnç ve finansal problemlerdir. Profesyonellerle çalışılırken en sık yapılan hataların başında da işler rayına girmeye başladığında otorite kaybetme korkusunun da etkisiyle artık işler nasılsa yürüyor, onlar olmadan da, kendimizde götürebiliriz yanlışına düşülmesidir.
Amerika’da döneminin en zengini olan Rockefeller’e sormuşlar : “Bu kadar başarılı olmanızın sırrı nedir diye? O’da; İşin başına işinin ehli insanları getirdim ve işlerine hiç karışmadım demiş.”


Sevgi ve saygıyla kalın.
Necmettin Kuru
Yönetim ve Pazarlama Danışmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder