19 Eylül 2014 Cuma

CİRO MU YOKSA KÂRLILIK MI??

CİRO MU YOKSA KÂRLILIK MI??
Günümüz perakendesinde pek çok işletmecinin kendisine sorduğu veya sorması gerektiği en önemli sorulardan birisi şudur? Ciro mu, yoksa kârlılık mı? Büyüyen bir organizasyonda elbette ikisinin de ayrı ayrı önemi vardır, lâkin büyüme özellikle kendi öz sermayesiyle değilse, dışarıdan kaynak kullanımı mevcutsa mutlaka kârlılık olmalıdır. Kârsız cironun sürdürülebilir olma ihtimali sıfırdır. Özellikle Yerel zincirler ulusallarla rekabet edebilme adına yerinde durmamak için şubeleşmek ve büyümek zorundadırlar. Bunu yaparken de çoğu zaman içinde bulunulan zorunluluktan dolayı büyüyeyim derken kârlılıklarını göz ardı edebilmektedirler. Zaten perakendecilikteki temel problem iyi yapılan işlerin sürdürülememesidir. Ciro ve karlılık cambazın ip üstünde yürürken tuttuğu denge sopası gibidir, ikisi dengeli bir şekilde tutulduğunda cambazın ipte salimen düşmeden yürümesi ancak mümkündür. İşte en büyük perakende cambazlığı da karlılık ve cironun dengeli bir şekilde yürütülebilmesiyle ancak mümkündür.
          Başka bir konuda perakende de küçük sermayelerle büyük ciroların yapılmasıdır, yani kasanıza düşen paranın hepsi sizin değildir, büyük çoğunluğu ürün aldığınız tedarikçilerindir. O nedenle bu parayı harcarken çok dikkatli olmalısınız. Perakende mağazacılıkta en büyük gider kalemi personel giderleridir, bu nedenle verimlilik sağlayabilmek adına mutlaka norm kadro çalışması yapılması gereklidir. Birçok zaman perakendecilikte püf noktası sayılabilecek bilgiler pek verilmemektedir. Ben bu yazımda siz değerli perakendeci dostlarımın işine yarayacağını düşündüğüm altın değerinde bazı bilgiler vereceğim. Söz personel ve norm kadrodan açılmışken, yaygın olan 400-1500 m2 bazında mağazacılık konseptinde genelde sürdürülebilir bir işletme için personel başı günlük en az 750-1.000 TL ciro yapılması gerekmektedir. Mağazanızda çalıştırdığınız personel sayınızı veya personel sayınıza göre yapmanız gereken ciroları hesaplarken bu rakamları baz alabilirsiniz. Halka açık şirketlerden perakende şirketlerini incelediğinizde dip toplamda kalan net karlılıkların %3-5 ler seviyesinde olduğunu hatta BİM dışındaki diğer ulusal ve uluslar arası perakendecilerin ya çok düşük kârlar elde ettiğini veya zarar ettiğini görebilirsiniz. Sektörde her geçen gün artan rekabet ve düşen kar marjları, artan giderler dikkate alındığında gerçektende bir taraftan büyümek, diğer taraftan yeterli ciroları ve karlılıkları yakalamak ip üstünde cambazlık yapmaktan daha zor bir iş gibi görünüyor. Söz giderlerden açılmışken de zaten ortalama %20-25 brüt karlılıkla çalışılan gıda perakendeciliği sektöründe sizlere mağaza genel giderlerinizin cironun %15-20 ler civarında olması gerektiğini, bunun üzerinde genel gider oranlarıyla para kazanmanın ve kâr etmenin pek de mümkün olmadığını belirtmek isterim. Arada kalan %5 lik kâr marjından fire, kayıp,çalıntı içinde %1-2 lik bir pay düştüğünüzde en dipte kalan %3 ve üzeri bir net karlılık rakamı iyi bir rakamdır. Stok devir hızına hiç değinmek istemiyorum, çünkü bunu sağlıklı takip edebilmeniz için sağlıklı ve sık aralıklarla sayım yapılması ve doğru envanter sonuçlarına ulaşılması gerekmektedir. Eğer bunu yapabiliyorsanız gıda perakendesinde ortalama 10-15 gün stok devir hızı çok iyi bir rakamdır. Ortalama 45-60 günlük vadelerle çalıştığınızı varsayarsak da elinizde en azında 30 günlük cironuz kadar kullanabileceğiniz nakit sermayeniz var demektir. 
     Perakendecilerin özellikle iyi ama çok iyi öğrenmeleri gereken bir konuda finans açığına düşmemektir, yani elde ettikleri nakit gelirlerle giderlerini ve ödemelerini zamanında yapabilme becerileridir. Buna dikkat edilmediği durumlarda işletmeniz kar eden ve iyi ciro yapan bir işletme olsa bile, finans açığına düşmesi ve ödeme krizinden dolayı iflas ile karşı karşıya gelmesi içten bile değildir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus kısa vadeli borçlarınızın, işletmenizin bu vade içinde sağlayabileceği nakit veya nakite çevrilebilir varlıklar toplamına oranının en azından 4/3 oranında olması gerekmektedir, başka bir ifadeyle çıkan sonucun +1 ve üzerinde bir rakam olması önemlidir.


             * Bir iş açmak çok kolaydır; onu açık tutmak ise çok zordur. Çin Atasözü

16 Eylül 2014 Salı

“Perakende de sağlıklı büyüme nasıl olmalıdır”.

Perakende de sağlıklı büyüme nasıl olmalıdır”.  Nasıl bir sağlıklı büyüme stratejisi izlenebilir?  Asıl işe mi odaklanmak lazım? Büyürken nelere dikkat edilmelidir?”
Perakende sektörü aslında birçok detayları içinde barındıran, çok dinamik bir sektördür. Bu anlamda sektörde faaliyet gösteren oyuncuların sağlıklı büyüyebilmeleri, bu büyümelerini devam ettirmeleri ve başarılı olabilmeleri çokta kolay değildir. Perakendecilerin sağlıklı büyümeleri için, büyük bir özveri ve heyecan ile belirledikleri hedeflere doğru, istikrarlı bir şekilde ilerlemeleri gerekmektedir. Hedefsiz ve plansız yürütülen çalışmalardan istenilen başarıyı elde etmek ihtimal dâhilinde değildir.  İleride ulaşmayı başaracağınız hedeflerin tesadüfî olmaması da, geniş ve kapsamlı bir planlamanın sonucu olmasına bağlıdır. Öncelikle sağlıklı büyüme için olmazsa olmaz şartlar vardır. Bunlardan bazıları; doğru belirlenmiş reel hedefler, iyi ve sağlıklı bir finans yapısı, kalifiye şirketine sadık çalışanlar, doğru bilgiye ulaşılabilirliği sağlayacak bir bilişim altyapısı, görev dağılımı, yetki ve sorumlulukların belli olduğu kurumsal bir şirket yapısıdır.
Şirkette öncelikli amaç servet kazanmak olmamalı; büyümeye ve başarıya odaklanmış, mutlu çalışanların bir araya geldiği, büyük ve güçlü bir aile olmalıdır. Böyle olunca sonuçta servet zaten kendiliğinden gelecektir.
Şirketler için büyümek, sadece yeni mağazalar açarak daha fazla gelir elde etmek olmamalı, aynı zamanda bir sonraki adıma hazır bir bünye oluşturmak manasında olmalıdır. Büyüyen ve gelişen şirketlerin, büyümeye gösterdiği reaksiyon, organizasyon alt yapısı ile doğrusal bir orantı taşımaktadır. Bu nedenle stratejik yönetim anlayışı, perakendeci şirketlerin, yatırım planlamasının da felsefesini oluşturmalıdır. Bu anlamda, Planlama ve organizasyon yapılanmasının,  yerel zincirler açısından bakıldığında, farklılaşmayı yakalayabilecekleri en önemli başlıklar olarak öne çıkacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, rekabetin giderek arttığı bir ortamda, zincir mağazaların tüketici tarafından tercih edilme sebebi olan, hizmet kalitesini arttırma, verimlilik ve mutlu müşteriler konusundaki çalışmalarında geliştirilerek devam ettirilmesi gerekmektedir.
Kişilere bağımlı yönetim anlayışı ile sorunların aşılması ve sağlıklı büyümenin olması imkânsızdır. Günümüzde, şirketler artık, Değişim ve Marka odaklı yönetim sistemi ile yola çıkmanın avantajını görmeli ve şirketlerinin yönetimini buna göre şekillendirmelidirler.
Hedeflere ulaşmanın sağlam ve mutlak yolu; doğru planlama, iyi bir takım oyunu, doğru bir iletişim ve iyi bir koordinasyondan geçmektedir.
Günümüz rekabet ortamında, içeriği doldurulmamış,  hizmet kalitesi ve fiyat uygunluğu gibi kavramların, hiçbir önemi yoktur. Müşteri algısını köreltmiş ve tutunduruculuk özelliğini kaybetmiş, bir çok uygulamada revizyon yapmak, şirketler için ayrıca unutulmaması gereken bir çalışmadır. Bu çalışmaları yapabilmek için ise, doğru verilere ve bu verileri iyi analiz edebilecek bir organizasyon yapısına ihtiyaç vardır. İşte, bu organizasyona sahip olan firmalar, kendilerini yenileyebilecek ve gelecekte, varlıklarını sürdürmeye devam edebileceklerdir.               

Sevgi, saygı ve sağlıcakla kalın.