ŞİRKETLERDE KIRILIM NOKTALARI
Nasıl
ki canlılar doğar, büyür, gelişir ve ölürler, işte tıpkı canlılar gibi
şirketlerde doğar, büyür, gelişir ve ölürler. Dünya üzerinde sonsuza kadar
yaşamış ve ayakta kalmış bir şirket yoktur.
Bir şirketin köklü bir şirket olabilmesi için en az 100 yıldır ayakta kalmış
ve faaliyetini sürdürüyor olması gerekir. Türkiye'de bu konuda çok fazla
yapılmış çalışma, araştırma olmamakla birlikte, ülkemizde de 100 yıldan fazla
süreden beri faaliyetlerini sürdüren şirketler vardır. Ancak sayıları bir elin
parmaklarını geçmemektedir. Bugün 100 yılı henüz geçmemiş, lakin kurumsallaşmasını tamamlamış şirketlerde vardır. Bunların önemli bölümü Cumhuriyet´in ilk yıllarında iş dünyasına atılmışlardır. Koç Holding, Sabancı Holding, Vakko, Komiliyi bunlardan ilk akla gelenler olarak sayabiliriz. Ayrıca yüzyıla yakın geçmişi olan şirketler arasında, Hacıbekir gibi, gelenekselliğini koruyanlar da vardır. Ancak, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün verileri, Türkiye'de şirketleşmenin 1980 sonrasında başladığını ortaya koymaktadır. 1980'lere kadar yılda 5-6 bin şirket kurulurken, sonraki yıllarda 10 bin, hatta 1990'larda yılda 50 bin şirket kurulduğu bile olmuş. Kurulduğu yıldan itibaren ilk 5 yıl içinde kapanan şirketlerin oranının (şirketlerin büyüklüğü ve çalıştırdığı işçi sayısına bağlı olarak) %35 ila %60 arasında değiştiği saptanmış. Daha çok işçi çalıştıran şirketler genelde daha az kapanma oranına sahipken, daha az işçi çalıştıran şirketlerin kapanma oranları daha yüksek olduğu görülmüş.
Şirket ömürlerinin uzunluğu değişkenlik göstermekle beraber, Türkiye'deki şirketlerin yaş ortalamalarının dünya ortalamasının altında olduğunu söylemek mümkün. Buna göre, Türkiye´deki şirketlerin yaş ortalaması sadece 12 yıl seviyesindedir. Ayrıca şirketlerin yüzde 89´u, son 15 yılda kurulmuş.
İşte nasıl ki insanların hayatında dönüm noktaları, kırılma noktaları varsa; şirketlerinde yaşamları süresince kırılma noktaları olmaktadır. Bu kırılma noktalarında, gerekli değişimi ve yeniliği yapamayan şirketler büyüyememekte, gelişememekte ve bir süre sonra yok olup gitmektedirler.
Şirketlerin büyük ve güçlü olmaları, uzun süre ayakta kalmalarıyla doğru bir orantıya sahip değildir. Eğer böyle bir kural doğru olsaydı, günümüze kadar yaşayabilen ve değişime çok çabuk uyum sağlayabilen hamam böcekleri yerine, çok büyük ve güçlü olan dinozorlar hayatta olurdu.
Perakendecilik sektörü açısından duruma baktığımızda ise, ülkemizde köklü ve 100 yılı aşan bir şirket olmadığı gibi, mevcut oyunculardan da kendini geliştirip büyüyen ve kurumsallaşabilen firma sayısı maalesef yok denecek kadar azdır.
Sektördeki yerli oyunculara ve şirketlere baktığımızda, başlatılan büyüme, kurumsallaşma ve reorganizasyon çalışmaları çerçevesinde bugüne kadar yapılanları göz önüne aldığımızda, epeyce bir mesafe kat ettikleri aşikârdır. Bugün sektörde güçlü olarak gördüğümüz yereller önce bulunduğu bölgede gelişip büyümüşlerdir. Bugün geldiğimiz süreçte ise, birçok yerel zincirin artık kendi bölgesi yeterli gelmediği, rekabet her geçen gün arttığı ve riskleri dağıtmak istediği, yumurtaları aynı sepete koymak istemediği için, bulunduğu bölgeden çıkarak farklı illerde mağazalaşma ve büyüme sürecine girdiğini görüyoruz. Yani başka bir tabirle, şirketleri için yeni bir kırılım noktası yaşadıklarını söyleyebiliriz. İşte burada çok dikkat edilmesi gereken ve hayati önem taşıyan bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum. Bu gün geldiğimiz noktada daha önceden bizim için birinci öncelikli olmayan veya göz önünde olduğu için kontrolümüz altında olduğundan çok sıkıntısını yaşamadığımız *Güvenlik – Ürün – İnsan – para gibi bazı konularda artık:
·
Profesyonel yönetim tarzına
·
Sistemli bir çalışma düzenine geçmeye
·
Ölçümlemeye ve kontrole
·
Sürekliliğe, sürekli iyileştirmeye
·
Süreçleri yazılı hale getirip, standardizasyona
·
Detaylı çalışmaya ve detaylara çok daha fazla
önem vermeye
·
Sonuç odaklı çalışmaya
·
Hesap sormaya, denetime
·
Ödül-ceza sistemine
·
Kurumsal itibar yönetimine
·
Kriz yönetimine
·
Dış çevre dediğimiz Medya, tedarikçiler, kamu
kurum ve kuruluşları ile olan ilişkileri daha kurumsal, düzenli ve sürekli bir
şekilde yönetmeye geçilmelidir.
Sevgi ve saygıyla kalın
Necmettin Kuru
Yönetim Ve Pazarlama Danışmanı